TBMM eski lideri Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetiyle mitinge katılıp konuşma yapmıştı. Kelam konusu mitinge ait açıklama yapan Arınç, “Siyaseti diğerlerinden farklı yapıyorum. AK Partiliyim, bu mesken benim evimdir ve kendimi AK Parti’nin milyonlarca sahibinden birisi olarak görüyorum” dedi.
Son periyotta AKP’ye yönelik çıkışlarıyla bilinen TBMM eski Lideri Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine Manisa’daki toplu açılış merasimine katılıp konuşma yapmıştı. Bülent Arınç’ın AKP için oy istemesi dikkat çekmişti.
Arınç, hem kürsüye çıkarken, hem de kürsüden inerken kimi AKP’li vatandaşlar tarafından da yuhalanmıştı.
“TEBRİK BİLDİRİLERİ ALDIM”
Bülent Arınç, kelam konusu mitinge ait yaptığı açıklamada şunları söyledi:
* “Cumartesi günü memleketim Manisa’da düzenlenen mitinge Sayın Cumhurbaşkanı ile birlikte katılmam ve orada yaptığım konuşma üzerine AK Parti teşkilatlarından ve beni AK Partili olarak bilen, tanıyan birçok isimden tebrik bildirileri aldım.
*Bu ortada kimi tenkitlere de muhatap oldum. Bu tenkitlerin bir birçoklarının âlâ niyetli olduğunu, saygılı bir biçimde lisana getirildiğini görüyorum. Bunun yanı sıra olaylara sadece siyah-beyaz olarak bakabilen isimlerin de bir grup tenkitlerinde haksız olduğunu düşünüyorum.
“DAVETE İCABET ETTİM”
*Ben bugüne kadar AK Parti’nin birkaç kurucusundan birisi olduğumu ve AK Parti’nin benim meskenim olduğunu geçmişten bugüne ısrarla söyledim. Partim ve Sayın Cumhurbaşkanı tarafindan yapılan tüm davetlere katıldım.
*Manisa mitinginden de iki gün evvel Sayın Cumhurbaşkanı arayarak mitingine katılmamı istek ettiklerini tabir ettiler. Ben de bu davete —diğer tüm davetlere olduğu gibi- icabet ettim. Bu durum Manisa teşkilatında büyük bir sevinç yarattı.
*Teşkilatımız benden bilhassa Manisa halkını yakından ilgilendiren kuru üzüm fiyatları ve Manisa’da yapılması gereken bir ekip yatırımlar konusunda Sayın Cumhurbaşkanı ile özel olarak görüşmemi ve kendisini bilgilendirmemi dilek ettiklerini söylediler.
*Ben de seyahatimiz esnasında Manisa teşkilatımızın dilek ettiği tüm sorunları kendisine aktardım. Epey sıcak bir havada, elli bine yakın vatandaşımız saatlerdir Sayın Cumhurbaşkanı’nı bekliyorlardı. Onun öncesinde konuklar takdim edildi. Ben de takdim edilenlerden birisi olarak iki dakikalık bir konuşma yaptım. Özet mahiyeti taşıyan bu konuşmamda şunları tabir ettim:
*Manisa’ya yapılan, ülkemize yapılan büyük hizmetler oldu ancak bilhassa ben Manisa’da sizin bir evladınız olarak ve bu kentte elli yıl siyaset yapmış biri olarak buradayım. Manisa, tarihindeki en büyük hizmetleri AK Parti devrinde aldı. Hasebiyle da yapılan bütün hizmetlerde en büyük hisse sahiplerinden biri benim ve benim bu hizmetler ile gurur duymam da pek natüreldir.
*Son elli yıl Manisa için hayal olarak görülen başta Gördes Barajı ve Sabuncubeli Tüneli olmak üzere yollarından barajlarına, göletlerinden sulama kanallarına, hastanelerden kent hastanesine kadar pek çok hizmetin bizim devrimizde geldiğini söyleyebiliriz.
“NEDEN RAHATSIZ ETTİ?”
*Bu yüzlerce yapıtta hisse sahibi olan bir insanın miting meydanındaki AK Partili kalabalığa ‘bu yapıtlara sahip çıkın, bu yapıtlarda hissesi olan Sayın Cumhurbaşkanı’na ve onun hükümetine takviye olun’ demesi neden birilerini rahatsız etmiş olsun? Akıl onu gerektirir ki bu türlü bir kalabalığa söylenecek kelam fakat budur. Yoksa benim miting meydanında kürsüye çıkıp sözlerimin tam aykırısı istikamette bir konuşma yapmamı bekleyen safdil beşerler varsa onları da akla ve ferasete davet ediyorum.
*İçinde kendi hissemin varlığını da düşündüğüm bu hizmetlere sahip çıkma konusunda fikirlerimi tabir ettim. Bu vesile ile benim siyaset anlayışım üzerine bildiğinizi zannettiğim lakin birilerinin ısrarla farklı göstermek istediği bir bahse da açıklık getirmek isterim.
“SİYASETİ DİĞERLERİNDEN FARKLI YAPIYORUM”
* Ben siyaseti diğerlerinden farklı yapıyorum. Siyaseti halkımızın düzgün yönetilmesi, memnunluğu, refah ve huzur içinde yaşaması ve onunla birlikte olmak biçiminde tanımlıyorum. Bugüne kadar da siyasetimi bu tanımlama üzerine şekillendirdim. Benim siyaset anlayışım şiddete, nefrete ve ayrımcılığa dayalı bir siyaset değildir. Bu lisanı de hayatım boyunca hiç kullanmadım.
“AK PARTİLİYİM”
*Sadece hizmet odaklı olarak vatandaşımızın gönlünde yer etmeye çalışan biri olarak bugüne geldim. Faal siyasi hayattan ayrıldıktan sonra da şunu ısrarla söyledim. Ben AK Partiliyim, bu konut benim evimdir ve ben kendimi AK Parti’nin milyonlarca sahibinden birisi olarak görüyorum. Bugüne kadar AK Parti’nin doğrularına ve gerçek yaptıklarına her vakit sahip çıktım, bundan sonra da sahip çıkmaya devam edeceğim.
*Diğer bir konu ise şudur: Bizim Sayın Cumhurbaşkanı ile bir yazgı arkadaşlığımız var. 1978’den beri birlikteyiz ve ben onun yanında oldum. Bugüne kadar farklı söylemlerimden çıkarılan sonuç lakin şu olabilir: Diğerlerinden farklı olarak tenkit yapma gereğini her vakit duymuşumdur. Yararlı işlerde takdir ederken, yanlış işlerde de tenkidin dozu en yüksek olanını yapmaya çalıştım. Bu zamanda bunu anlayamayanlar kesinlikle muhalif olunması gerektiğini düşünüyorlar.
“KENDİMİ MUHALİF OLARAK NİTELENDİRMİYORUM”
*Hayır! Bu fikre katılmıyorum ve kendimi bir muhalif olarak nitelendirmiyorum. Muhakkak bir mensubiyetin içerisinde lakin doğruya gerçek, yanlışa da yanlış demeyi ve bu yanlışları yerinde vaktinde ve hoş bir biçimde aktarmam gerektiğini düşünüyorum. Dolayısı ile tenkit yaptığım vakit ‘ne kadar güzel’ diyerek alkışlayanların bunun aksini yaptığımda da “çark etti” demelerini esefle karşılıyorum. Bu mensubiyetimi ve aidiyetimi her vakit açıkladım fakat şunu da tabir etmek gerekir.
*İnsan tabiatı gereği değişen, değiştikçe gelişen bir varlıktır. Buradan yola çıkarak ben de daha evvel vermiş olduğum mülakatlarda da altını çizdiğim üzere, değerli kararlar arifesinde günün koşullarını göz önünde bulundurarak milletimizin muhtaçlık ve beklentilerini karşılayacak her türlü görüşü değerlendirmeye açık olduğumu belirtmiştim.
*AK Partiyi kurarken yaslandığımız tüm kıymet ve yargıları temel alarak siyaset yelpazesinin farklı kanatlarında faaliyet gösteren şahıslar, kanaat liderleri ve toplumsal kümelerle istişare ediyorum. Bu istişarelerde kendi görüşlerimi aktarıyor, karşı tarafı dinliyor kısaca milletimizin problemlerine tahliller üretmek ismine farklı görüşlerden istifade ediyorum.
“ZOR GÜNLERİ ATLATMAK ADINA…”
*Siyaset lisanının toplumumuzu bu derece kutuplaştırdığı bugünlerde sıkıntı günleri atlatmak ismine el ele vermeyi temel alan bu sistemin bu sıkışmışlıktan kurtulmak için yegane çıkış yolu olduğuna inanıyorum.
*Hatırlayacaksınız birtakım dostlarımızın arkadaşlarımızın ayrılarak öteki partiler kurması karşısında kendilerine ‘hain’ denilmesini hakikat bulmadığımı tabir etmiştim. ihanet sözünü siyaset lisanından çıkarmalıyız. Tahminen dikkatinizden kaçmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı da partimiz kuruluş yıl dönümünde bu arkadaşlarımız için ‘geçmişteki hizmetleri ismine onlara teşekkür ediyorum’ tabirini kullandı. Bu bile çok değerli bir gelişmedir. Biz bu türlü olmalıyız.
*Bu mevzudaki fikirlerim yalnızca kendi mahallem ile de sonlu değildir. Ben halkımızı temsil eden her siyasi partiye paha veririm. Anayasadaki sözüyle siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez ögeleridir. Bu bağlamda siyasi ittifaklara nahoş isimler takılmasını da beğenilen bulmadığımı geçmişte tabir etmiştim. Bunu her yerde her vakit söylüyorum.
*Bu partilerin ve ittifakların temsil ettiği milyonlarca insanın hukukunu müdafaayı da kendime görev biliyor, öteki tüm siyasalların de bu bahse emsal hassasiyetle yaklaşmasını temenni ediyorum. Milletimiz tarafından hasreti çekilen toplumsal barışın, refahın ve adaletin lakin bu biçimde tesis edileceğine inanıyorum.”